© www.ahajans.com.tr

ABDULLAH DUMAN YAZDI; BU ÜLKEYE BİR HZ ÖMER LAZIM!

ŞEHRÜL-EMİN !
Makamlar mı insana değer katar, insanlar mı makamlara değer katar? 
31 Mart 2024 de tüm Türkiye’de insanlar yaşadıkları illerde, ilçelerde, beldelerde belediye başkanlarını seçecekler.
Eskiden belediye başkanı demezlerdi “Şehrül-Emin” derlerdi. Yani hakka, hukuka, adalete malik insanı tereyağından kıl çeker gibi arar bulur Şehrül-Emin sıfatıyla yaşadıkları beldeleri emanet ederlerdi. 
Fakat insanoğlunun alacası içindedir, her zaman doğru insan üzerinde karar veremeyebiliyorlar. Dolayısı ile dizlerini dövdükleri çok olmuştur. Dizlerimizi dövmemek için; 
31 Mart 2024 belediye seçimlerinde kimin ne dediğine değil, geçmişinde hizmet etme imkânı bulmuş adayların hizmet kalitelerine, yaşantılarına, yönettiği toplumla ilişkilerine, kaynaklarımızı doğru kullanıp kullanmadıklarına, adalet anlayışına, çalışma arkadaşlarında liyakate değer verip vermediğine, yönettiği şehrin ve insanların kültürel dokularına olan sadakatine, seçimde çok para harcayanların harcadıkları paranın kaynağına (vs) iyi bakmak gerekmektedir. 
Yönetilen, yöneticisini seçerken şunu idrak etmeli. Nasıl bir iş insanı yatırım yaparken karlılığını hesap ediyor ise, seçen olarak bizlerde yaşadığımız coğrafyamızı, şehrimizi, beldemizi ve geleceğimizi emanet edeceğimiz belediye başkanına yatırım yapıyoruz. Çocuklarımızın, bizlerden gelecek nesillerin geleceğini emanet ediyoruz. Yaşam kalitemizi nasıl yükseltiriz bunları hesap ediyoruz. Bütün bunları düşünerek oylarımızı kullanmalıyız.
Ramazan ayındayız, İslam tarihinden bir örnek vereyim;
İslam öncesi bir tarihte Hz. Ömer ile Hz. Sa’d bin Ebu Vakkas yanlarına ikiyüz deve alarak ticaret için İran’a giderler. Fakat İran’da develerini ve üzerlerinde neleri varsa çeteleşmiş bir grup ellerinden alırlar. Bir hana varırlar, hancıya başlarından geçenleri anlatıp handa konaklayacak paralarının kalmadığını söylerler. Hancı bir bedel ödemeden burada konaklayabilirsiniz der. Ve Hz. Ömer’le Hz. Sa’d bin Vakkas’ı İran kralına götürür. İran kralına olup biteni anlatırlar, kral çetenin başındakilerinin büyük oğlu ile veziri olduğunu anlar ellerine ikişer kese altın verir, develerini de buldurup teslim eder. Ertesi sabahı kral oğlunu şehrin doğu çıkışına, veziri de batı çıkışına asar, mağdurlarda ülkelerine geri döner. Her ikisi de İslam la şereflendikten sonra zamanla Hz. Ömer Halife, Hz. Sa’d bin Vakkas Şam valisi olur.
Hz. Sa’d bin Vakkas Şam’da bir cami yaptırmak için bir Yahudi’nin arazisini parasını vererek kamulaştırır, fakat Yahudi kabul etmez, doğru Medine’ye Hz. Ömer’in yanına gider durumunu anlatır. Hz Ömer şöyle bir not yazar;
“Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim” bu notu götür Şam valisine ver der. Yahudi Şam’a döner ve Hz. Ömer’in notunu Hz. Sa’d bin Vakkas’a verir, arazisine tekrar kavuşur. O notun hikayesini dinledikten sonra hem Müslüman olur, hem de arazisini bedelsiz cami için bağışlar.
Bu hikayeden çıkarılacak çok neticeler var. Hz. Sa’d bin Vakkas’ın düştüğü hataya düşen birçok belediye başkanı var. Ama bu belediye başkanlarını hizaya getirecek bir Hz. Ömer ve hukuk işleyişi var mı onu bilemem.
Oylarınızı kullanmadan vicdani muhasebenizi yapın, belediye başkanı seçerken kendi kaderinizi de seçiyorsunuz.
Seçilecek belediye başkanlarına da bir tavsiyemiz olsun.
İnsanlar hizmetlerinizi ve yaptıklarınızı unutabilir, ama onları değerli kılacak işler yaparsanız asla unutmazlar, tarihte sizi altın harflerle yazar.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER